TÜRKİYE GÖRME ENGELLİLER DERNEĞİNİN SON YAZISINA YANIT VERİYORUZ: BOYKOTUNUZ HAYIRLI OLSUN!
Derneğimizin “Türkiye Körler Federasyonunda Tarihsel bir Yol Ayrımına Doğru” başlıklı yazısından sonra Türkiye Görme Engelliler Derneği’nin yanıtı niteliğinde bir yazısı daha, Federasyon Genel Kurulu’ndan iki gün önce akşam saatlerinde yayınlandı.
Derneğimizin “Türkiye Körler Federasyonunda Tarihsel bir Yol Ayrımına Doğru” başlıklı yazısından sonra Türkiye Görme Engelliler Derneği’nin yanıtı niteliğinde bir yazısı daha, Federasyon Genel Kurulu’ndan iki gün önce akşam saatlerinde yayınlandı. Dernek, yandaşlarıyla birlikte genel kurula katılmayacaklarını, ama içişlerine karışmama anlayışı çerçevesinde her örgütün kendi kararını kendisinin vereceğini söylüyor ve büyük bir ihtimalle aynı tutumda birleşeceklerini vurguluyor. Ne müthiş bir demokrasi! Her derneğin özgür karar hakkı var; ama ne hikmetse bu dernekler, yıllardır Altı Nokta’ya karşı duydukları ölümcül komplekslerinden ve biriktirdikleri tepkilerden dolayı hep Türkiye Görme Engelliler Derneği’nin emrinden dışarı çıkamıyorlar. Zira TURGED tavrını açıkladıktan sonra demokrasilerini yıldırım hızıyla işletmiş olmalılar ki ardı ardına onlar da genel kurulu boykot edeceklerini fısıltı gazetesinden açıklıyorlar. Bu çeşit kurşun askerlerin örgütlü kör hareketine hiçbir yararlarının olmayacağı gün gibi açıktır. Bu nedenle önemsemiyoruz.
Altı Nokta’nın demokrasisini kavramaya, başta Ahmet Cantürk olmak üzere bu kurşun askerlerin hiçbirinin kapasitesi ve demokrasi kültürü yetmez. Dönüp aynada kendilerine bir baksalar durumu az-çok anlayacaklar. Bakamıyorlar; çünkü sözcüğün gerçek anlamıyla körler. Öyleyse aynayı biz tutalım onlara.
Tek adam yönetiminden söz ediyorlar. Altı Nokta’da, onun etkili olduğu Türkiye Körler Federasyonu ve Engelliler Konfederasyonu’nda başkanlıklar sık sık el değiştirirken Türkiye Görme Engelliler Derneği’nde 25-30 yıldır Ahmet Cantürk’ün hegemonyası yalı kazığı gibi dimdik duruyor. Öyle ki, “Yahu TURGED’te bu tek adamdan başka kimse yok mu ki” diye sordurtuyor insana. Varsa yoksa o. Bir-iki kısa ömürlü ve göstermelik değişiklik oluyor; sonra yine Ahmet Cantürk. Çeyrek asırdır hep o. Karşısına aday bile çıkamıyor. O da bir önceki genel kurula göre altmış oy daha fazla aldığı avuntusuyla kafa buluyor. Köpeksiz köyde değneksiz dolaşmakla övünüyor. Bazen kalecisiz kaleye gol attığı zaman bile çok sayıda boş oyla gösterilen tepkileri bile anlayamıyor.
Bu yüzden Altı Nokta’nın çoğulculuğunu ve çok sesliliğini de anlayamıyor.
Evet, son genel kurulumuzda yıllardır hareketimizin önderleri arasında yer alan Turhan İçli, divan başkanlığında rakibi Burhanettin Fani karşısında daha az oy aldı. Genel kurulda üç başkan adayı kıyasıya yarıştı. Elbette bazıları çok, bazıları az oy alacaktı; öyle de oldu. Bütün bunlar, Altı Nokta’nın kişiye bağlı bir örgüt olmadığını ve çok sesli demokrasisini göstermeye yetmez mi? Altı Nokta’da kurşun askerler değil, doğru da, yanlış ta yapsalar, daha çok bağımsız bireyler vardır. Kendi kararlarını kendileri verirler. Ama Ahmet Cantürk, bütün örgütü adına karar verir ve onun görüşleri uyulması gereken talimatlardır. Komisyonlar, kurullar işin aksesuarıdır. Şimdi tek adamcılık nerede varmış, anlaşıldı mı?
Ahmet Cantürk yıllardan beri derneğini, kendi hırs ve kaprislerine kurban ediyor. 1996’da istismarcılar tarafından Federasyon başkanlığına aday gösterildiğinde kendisine çok anlattık: “Gel yönetim kurulunu ortak liste yapalım; başkan adaylarını çapraz olarak yarıştıralım. Böylece hiç kimse Federasyon yönetim kurulunun dışında kalmasın.” O, kişisel hırsı nedeniyle bu öneriyi gözü kapalı reddetti ve Derneği’nin seçimleri kaybederek yönetim kuruluna girememesine neden oldu. Bu yetmedi; Derneği’nden yetki almadan, yıllardır kendisine karşı mücadele ettiği Faruk Öztimur’a sığındı ve Federasyonumuzun karşısına yeni bir federasyon dikmek için çaba harcadı. Bereket ki beceremedi.
1997’de Federasyon merkezinin Ankara’ya taşınması amacıyla tüzük değişikliği yapmak için toplanan federasyon genel kuruluna, aynı güne kendi derneğinin genel kurulunu koyarak katılmadı. Böylece Federasyon merkezinin Ankara’ya taşınmasını önleyebilecekken tam tersi bir sonuç yarattı. Altı Nokta kendisine destek vererek Federasyon başkanlığına getirince, kerameti kendinde sanıp Altı Nokta’nın içine oynayarak başkanlığı alırım hayaline kapıldı. Zira 2010 yılında Suha Sağlam’ın başkan seçildiği genel kurulda Altı Nokta’nın içine el atıp, başkanlığı değilse bile bazı hoşnutsuzların oyunu alarak gerçekte nicel gücünün çok üstünde olan 12 yönetim kurulu üyeliğini kaptı. Bu güvenilmez tutumuna rağmen Altı Nokta, 2012 yılında başkanlığı ona altın tepsi içinde sundu. Ama bu kez hiçbir başarı elde edemedi. Federasyon viraneye döndü.
Şimdi yine yanlış davranıyor ve kendi örgütünü yanıltıyor. Zira genel kurula katılması halinde istemediği tüzük değişikliklerini önleyebilir. Federasyonu ve Konfederasyonu, tellallığını yaptığı felaketlerden kurtarabilir. O “ya hep, ya hiç” diyerek boykotçu takılıyor. Yahu kardeşim, üç yıldır boykotçu takılarak ne elde ettiniz de şimdi boykottan medet umuyorsunuz. Bu kez sadece kendi örgütünüzü değil, iki örgütü daha pasifleştirme noktasına çekiyorsunuz. Yahu siz, Altı Noktasız doğru düzgün bir adım bile atamazsınız! Böyle devam ederseniz, zaman içinde etkisiz eleman haline dönüşerek çürüyüp gidersiniz. Hoş, varlığınızın engelli hareketine katkısı ne ki? Boykotunuz hayırlı olsun bizim sevgili arkadaşlarımız.
Haa unutmadan, giderayak Ahmet Cantürk’e bir de doğru hesap yapmasını öğretelim. Geçen genel kurulda Turhan İçli’ye karşı sekiz oyla kaybettiğini söylüyor. Sevgili Ahmet Cantürk, geçen genel kurula 245 delege katıldı. Bunlardan dördünün oyu geçersiz sayıldı. Kalan 241 delegenin 137’si Turhan İçli’ye, 104’ü sana oy kullandı. Aradaki fark 33; fark senin aldığın oyların üçte biri. Hırsından divan tutanağına bile başvurmuyorsun; el aleme açık olan WEB sitenden dayanaksız sallıyorsun. Yakışır sana!
Kamuoyuna Saygıyla Duyurulur
Altınokta Körler Derneği Genel Merkezi
21.12.2018