Bir Ön Seçim Deneyimi
BİR ÖN SEÇİM DENEYİMİ
YAZAN: ZEYNEP YILDIRICI
Değerli Altınokta’nın Sesi dinleyicileri, bu yazımda, Ankara Şube seçimleri için oluşturulan grupta yapılan ön seçim deneyimi hakkında duygu ve düşüncelerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
Aralık ayı sonu gibi grup toplantıları dizisi başladı. Bu toplantılar üç ana kısımdan oluşmaktaydı. Birinci bölümde şubenin eksiklikleri eleştirildi. İkinci kısım da nasıl bir şube istiyoruz konusu tartışmaya açıldı. Ortaya çıkan fikirler seçilen hazırlık komitesi tarafından kaleme alındı. Bu taslak grupta tartışılarak asıl çalışma raporu haline getirildi. Bu fikirlerin yazılı hale getirilmesi, şube yönetimine ışık tutması açısından önemli bir gelişme idi. Yazılan rapor bir kişinin değil grubun elinden geçiyordu.
Üçüncü bölüm ise başkan aday adaylarının açıklanması, adayların kendini tanıtması ve ön seçim olarak üç bölümden oluşmaktaydı.
Başkan adaylarının kendini tanıtmasından sonra toplantıya katılan üyeler adaylara sorularını sordu. Gerçekten sorulan soruların çoğu açık yürekli ve nitelikli idi. Başkan adaylarından beklentilerini iki yılda nasıl bir şube yaratmak istediklerini soruları ile sorguladılar.
Genel Merkezin 2009 genel kuruluna sunulan çalışma raporunda “Kadınların yönetime katılmalarına inancımız tamdır.” Cümlesi geçmekteydi. Fırsat bulunan her ortamda Ankara Şubesi’nin başkanı artık kadın olmalı diye dile getirilirdi. Özellikle 2011 şube seçiminde bir kadının şubeye başkan olması gerektiği her platformda vurgulanırdı. Biz öncü kadınlar iki yıldır Kibele Dergisi’ni çıkarıyoruz. İnsanların özellikle kadınların bilgi birikiminin artırılmasına katkıda bulunuyoruz. Bizim dinleyicilerimiz de artık şubede bir kadın görmek istediğini her fırsatta bize anlatıyordu. Altınokta’nın ileri gelenlerinden birkaç kişi bizi başkanlığa adaylığımızı koyma konusunda yüreklendirdi.
Biz kadınlar da 29 Ocak’ta Kibele Ankara şubesi üyeleri ile kendi aramızda bir değerlendirme toplantısı yaptık. Adaylar arasında adı geçenlerden birisi de bendim. Bebeğimin küçük olması nedeni ile ben bu süreçte başkan olmayı doğru bulmadım. Gerekçemse bebeğimden dolayı şubeye gereken zamanı ayıramayacağım düşüncesiydi. Değerlendirmemiz sonucu başkan adayı için en uygun aday Şule arkadaşımız idi.
Grup toplantılarında başkan aday adaylarının açıklanması için son gün olan 2 Şubatta Şule başkan aday adaylığını açıkladı. Grup toplantılarına en az iki kez gelen insanlar oylamaya katılabilecekti. Biz de kolları sıvadık çevremizdeki kadın erkek herkesi toplantıya katmak istedik. Hazırlıklara çok geç kalmıştık. Daha önceden seçim çalışmalarına pek katılmamıştık ve bu yüzden grup seçimlerine yeterince asılamadık. Kadınların erkeklere göre bu toplantılara yeterince katılamamaları da bizim için bir kayıp oldu.
Birde gruba gelen insanlara yanlış söylemler yayıldı. Bunlara örnek Şule arkadaşımız başkan olursa, sadece kadın çalışmalarına ağırlık verecek ve diğer konuları ihmal edecekti. Bir başka örnek, arkadaşımızın Altınokta’ya yeni üye olması söylentisiydi. Şule Altınokta’nın yeni üyesi değil. Bir grup arkadaşı ile bu dernekte kendini iyi ifade edemediği için ayrılan ve sonrasında yuvasına geri dönen bir arkadaşımızdır.
Grupta oylamaya katılacak arkadaşların çoğunun nasıl olsa Hasan Tatar abimiz bu ön seçimi kazanacak diye, arkadaşımıza değil de Hasan Tatar abimize oy vermesiydi.
Arkadaşımızın yapacağı işlerle değil de mizacı ile gündeme gelmesi. Şubeyi tam kucaklayamayacağı üyelerle birebir ilişki kuramayacağı da söylenenler arasındaydı.
Hemen hepimiz Altınokta’da yeni kadrolar yetişmiyor diye dert yanarız. Ama genelde şube başkanlarımız ve şimdiki başkan adayımız belli bir yaşın üzerinde olan insanlardır. Şubede şimdiye kadar ki süreçlerde tek adam zihniyeti hakimdir. Ne yazık ki bu grup toplantısında da bu fikrin hakim olduğunu gördük. Daha açık bir deyimle şimdiye kadar olduğu gibi bu ön seçimde de grup içindeki üyelerin fikri nitelikli bir yönetim kurulu oluşturmak değil de seçim kazanmaya yönelikti. Oysaki olması gereken enerjik dinamik yeni fikirlere açık, her fikirden ve yaştan insanları kucaklayacak bir yönetim kurulu oluşturulmalıdır. Her yöneticinin ayrı bir söz sahibi olması gerekir.
Grup toplantısında dikkatimi çeken bir konuda toplantıya katılanların çoğunun belli bir yaşın üzerinde olmasıydı. Buradan da anlıyoruz ki gençlerin seviyesine inemiyor ve onları derneğimize çekemiyoruz bu nedenle acilen gençleri içinde barındıracak bir takım eylem ve etkinlikleri hemen yapmamız lazım.
Bence asıl üzücü olansa Ankara Şubesi gibi Genel merkeze ve federasyona yön veren aydın ilerici lokomotif bir şubenin daha bir kadın başkana hazır olmadığını göstermesiydi. Umarım Hasan Tatar abimiz yönetimini genç dinamik şube için koşuşturacak enerjik insanlardan oluşturur ve yıllarca örgüt mücadelesinde elde ettiği kendi bilgi birikimini deneyimlerini gençlere aşılar.